22 Ekim 2015 Perşembe

Köpeğiniz için Ev Yapımı Kuru Şampuan

Evcillerimiz için yapılmış herşey çok büyük paralara satılıyor Fakat bunların birçoğunu evde kendimiz de yapabiliriz.


Ev Yapımı Kuru Şampuan

                                         Malzemeler:

  • 1 bardak karbonat
  • 1 bardak mısır nişastası
  • 10 damla esanslı yağ (örn. vanilla)



Tüm malzemleri karıştırdıktan sonra köpeğinizin üzerine serpin ve güzelce dağıtın ve tarayın.





Köpeklerin Burnu Neden Herzaman Islaktır ?


Aslında köpeklerin burnu her zaman ıslak değildir. Sadece köpekler burunlarını sık sık yalarlar. Bu ıslaklık sadece böyle durumlarda görülür. Genelde eğer köpeğin burnu ıslaksa, köpek sağlıklı diye düşünülür, fakat bu düşünce tam olarak doğru değildir. Aslında köpekler kendilerini mutlu hissettiklerinde burunlarını daha sık, mutsuz olduklarında da aksine daha az yalarlar. Bu sebeple, eğer köpeğin burnu çoğunlukla kuruysa genel durumunu iyi incelemek gerekir. Yani sadece burnunun ıslak olmaması hasta olduğu anlamına gelmez. Burun ıslaklığı tek başına bir anlama gelmez. Başka belirtiler var mı diye dikkatle muayene edilmesi gerekir. Bütün köpekler mutlu olunca burnunu yalar, mutsuz olunca da daha az yalar deyip genelleme yapmak doğru olmaz.

Köpekler Neden Ulurlar ?


Köpekler için başlarını arkaya doğru atıp ulumak hareket olarak daha kolaydır. Bu davranışı sanki aya bakarak uluyor izlenimini verir. Fakat köpeğin uluyarak yaptığı, sadece şarkı söylemekten ve diğer köpeklerle iletişim kurma, yerini belli etme veya yaşam sınırlarını çizme isteğinden kaynaklanır.


Köpekler Neden Sürekli Çukur Kazar ?


Bunun kesin bir nedeni yoktur. Bazı köpekler çok çukur kazar, bazılarıysa daha az. Fakat genelde avlanmak, birşeyleri saklamak veya kaçmak amacıyla bu hareketi yaptıklarını söyleyebiliriz. Özellikle av köpekleri daha fazla kazma özelliğine sahiptir. Çok sıcak havalarda toprağı kazarak içine yatan köpekler topragın serinliğinden faydalanmak isterler. Ayrıca aşırı koklama meraklısı köpekler toprağın altından birbirinde ilginç kokular alırlar. Kazmak, bu türden hayvanlar için bir oyun gibidir. 

Kedim, Köpeğim, Hamileyim… Peki, Ya Bebeğim?

Eeee artık bebeğin oldu kedini, köpeğini ne yapacaksın? kime verecesin? vb... diye saçmalayanlara göre çok güzel bir yazı.



“Hamileyim, ama çok üzülüyorum… Benim bebeğim bugüne kadar evdeki kedimdi, köpeğimdi… Yıllardır en yakın dostum onlardı. Şimdi ne yapacağım? Kime sorsam hamileliğim ve bebeğim  için sakıncalı olduğunu söylüyor.. Bebeğimden de, evdeki can dostumdan da vazgeçemem…” diyenlerdenseniz, bu yazıyı okumanızda yarar var…
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Esat Orhon, Veteriner Hekim S. Tarkan Özçetin, J. C. Dooren makalelerinden derlediği yazısında, “Hayvanseverlerin en büyük korkularından biri budur… Ama inanın, gerekli bakımlar yapıldıktan sonra ve önlemler alındıktan sonra hiç bir tehlike olmayacağı gibi, bebeğinizi sağlıkla ve huzurla büyütebileceğiniz bir ortam yaratabilirsiniz” diyor. 

EVDEKİ KEDİLERİN BİR ZARARI VAR MI?
Önce yumuşak dostlarımız kedilerden başlayalım… Kedilerce insanlara bulaştırıldığına ve hamilelerde bebeğe olumsuz etkileri olduğuna inanılan bir mikroorganizma toksoplazmadır. Aslında toksoplazmanın insanlara kedilerden bulaşma olasılığı oldukça az. Hele evdeki aşılı ve bakımlı kedilerimizden nerdeyse hiç yok. Söz konusu mikroorganizmanın bilimsel adı toksoplazma gondii’dir.
Herşeyden önce, eğer planlı ve önceden gerekli testlerin yapıldığı bir gebelik yaşıyorsanız zaten TORCH grubu adı verilen mikroorganizma taramaları yapılmış olmalıdır. Ya da gebelik haberi alınır alınmaz zaten bu testler yapılır. Toksoplazmaya karşı vücudumuzda oluşan koruyucu antikorlar IgG ve IgM olarak bilinir. IgG araştırılan mikroorganizmaya karşı eskiden oluşmuş bağışıklığı gösterirken, IgM günümüzdeki durumu gösterir. IgG pozitifliği hastalığa karşı bağışıklığın oluştuğunu işaret eder. 
Evdeki kedimiz eğer bakımlı ve aşılı ise zaten Toksoplazma taşıma olasılığı neredeyse hiç yoktur. Tanımadığımız sokak kedilerine dokunmamakta yarar var elbette. Aslında sokak kedileri doğal ortamda toksoplazmayı zaten alıp, bağışıklık kazanmışlardır.
TOPRAK İLE TEMAS ENGELLENMELİ!
Sürekli mikroorganizma saçıyor olmalarını düşünmek pek de doğru değil.  Yine de bilmediğimiz sokak hayvanlarıyla yakın temas kurmamakta yarar var elbette. Evdeki kedimizin sokaklardaki toprağa temasını engellemeliyiz. Çiğ et yemesine, pastörize edilmemiş süt içmesine ve sokakta avlanmasına izin vermemeli. Kumunun her 24 saatte bir değiştirilmesi iyi bir tedbirdir. Mümkünse kendiniz değiştirmeyin veya tek kullanımlık eldivenler kullanın. Evden sokağa adım atmamış ve sadece kuru mama yiyen kedilerimiz açısından içimiz rahat olabilir. Hamileyseniz ve toksoplazmaya karşı bağışık değilseniz, yeni bir kedi edinmek ise iyi bir fikir değil.
İNSANOĞLUNUN EN ESKİ DOSTU KÖPEKLER…
Gelelim insanoğlunun en eski dostları köpeklere… Yapılan araştırmalara göre, yaşamının ilk yılında ev köpeği ile birlikte büyüyen bebekler erken dönemde bağışıklık geliştirirler. Yaşamın ilerleyen yıllarında üst solunum yolu ve kulak enfeksiyonlarına daha az yakalanırlar. National Institutes of Health tarafından desteklenen bir araştırmaya göre, yaşamının erken dönemlerinde bir veya bir kaç ev hayvanıyla büyüyen bebeklerin sonradan alerji ve çocukluk dönemi astım hastalığı geliştirmeleri  çok nadir görülür.
Söz konusu araştırmada, dokuz haftalık bebeklikten yaşamın ilk yılına kadar bebekler ateş, öksürük, burun akıntısı, kulak enfeksiyonu, ishal, idrar yolu enfeksiyonu ve döküntü yönünden değerlendirmeye alınmıştır. Bebeklerin doğum ağırlığı, anne sütü alma, evdeki kardeş sayısı ve annelerin sigara içip içmedikleri de dikkate alınmıştır. Bu ailelerin kaç ev hayvanına sahip oldukları ve bu hayvanların günün kaç saatini ev dışında geçirdikleri kaydedilmiştir.
Araştırma sonucunda ev hayvanıyla büyüyen bebeklerin, diğer bebeklere göre yüzde 44 daha az kulak enfeksiyonlarına yakalandıkları ve yüzde 29 daha az antibiotik kullanmaları gerektiği ortaya çıkmıştır. Bunun açıklaması, bakteri, diğer mikroorganizmalar ve hayvan tüyleriyle  erken dönemde karşılaşmaları sonucu, daha erken bağışıklık kazanmalarıdır.
HAYVANLARLA BÜYÜYEN BEBEKLER DAHA SAĞLIKLI!
İlginç bir sonuç da, köpeklerle büyüyen bebeklerin diğer bebeklerle karşılaştırılması sonucunda yüzde 31 daha sağlıklı oldukları, kedilerle büyüyen bebeklerin ise yüzde 6 oranla daha sağlıklı olduklarıdır. Günün en az 6 saatini dışarıda geçiren ev hayvanlarıyla büyüyen bebeklerin, hiç dışarıya çıkmayanlara göre enfeksiyonlara daha dirençli oldukları gözlendi. Aynı şekilde kırsal kesimde ev hayvanlarıyla büyüyen bebeklerin, şehir yaşantısı içinde ev hayvanlarıyla büyüyen bebeklere göre de daha sağlıklı oldukları
raporlandı. Ancak bildirilen bu bulgular ev hayvanı olmayanların, sonradan ev hayvanı almalarının iyi bir fikir olduğunu göstermez…
Sonuçta şu mesaj net olarak verilebilir; Gebelik sırasında veya yenidoğan bebek varlığında, yeni ev hayvanı almak iyi fikir değil. Ancak evde zaten var olan ev hayvanınızın hamileliğinize ve bebeğinize zararlı olacağını düşünmek de yersiz.
Ayrıca, ev hayvanlarıyla büyüyen bebeklerin daha özgüvenli, daha sosyal oldukları ve arkadaşları arasında daha sevildikleri ve popüler oldukları bir gerçektir. Daha sevecen, daha anlayışlı olurlar ve yakın çevrelerine daha çok sahip çıkarlar. Karşılıklı insan ilişkilerinde vücut dilinden de çok daha iyi anladıkları doğrudur.



DAHA AZ STRES VE DAHA POZİTİF İNSAN…
Ev hayvanları aile içindeki sosyal ilişkileri güçlendirir ve tatlandırır. Daha eğlenceli ve daha konuşkan bir aile yapıları olur. Daha az stresli bir ev yaşamı ve aile bireyleri arasında daha konuşkan ve pozitif iletişimli bir yapı olur.
Ev hayvanı sahiplerinde daha az psikolojik sorunlar ve daha az kardiovasküler hastalık olduğu biliniyor. Özellikle köpek sahipleri yürüyüşlere ve egzersize daha yatkın olurlar ve bu da bir çok hastalıktan korunmak için olumlu bir etki yaratır.
Kediniz, köpeğiniz ve bebeğiniz mükemmel bir takım oluşturacaklar. Endişe etmeyin, tadını çıkarın…

Benim Bir Köpeğim Var...

Facebook'da üye olduğum bir grup üzerinden paylaşılmış bir yazı buldum ve farkettim ki tam da beni anlatıyor.



Benim bir köpeğim var. Yavruyken aldım. Bir köpeğim olmasını çok istiyordum çünkü. Köpek bakmayı, hele hele yavru bakımının zorluklarını sanki çok biliyormuşum gibi aldım. Oysa hiçbir şey bildiğim yoktu. Beni nelerin beklediğini hiç bilmiyordum…

Benim köpeğim halıya çiş yaptı.
Benim köpeğim mutfak fayanslarına kaka da yaptı. Hem de defalarca.
Benim köpeğim kocaman bir koltuğu, ta demirlerine kadar parçaladı.
Benim köpeğim balayından getirdiğim fotoğraf albümümü paramparça etti.
Benim köpeğim havladı.
Benim köpeğim Golden Retriever’dı. Yılın her mevsimi, evin her yerine tüy döktü.
Benim köpeğim yaz kış demeden su ve çamur birikintilerine atladı. Eve çamur getirdi.

Benim köpeğim yaramazdı!
Benim köpeğim çocuktu.
Benim köpeğim daha yavruydu.

Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyordu. Ben öğretmezsem nereden bilecekti ki? Halı ve fayansın tuvalet olmadığını, mobilyaların oyuncak olmadığını, havlamanın her istediğini elde etmesini sağlayan bir çağrı olmadığını nereden bilecekti?

Benim köpeğim köpekti. Tabi ki havlayacaktı. Tabi ki tüy dökecekti. Tabi ki bir şeyleri kemirmek isteyecekti. Tabi ki çamur birikintilerinde yuvarlanmak isteyecekti. Benim köpeğim bir köpekti. Bu onun doğasıydı.

Halıları kaldırdım. Çok değil, birkaç aylığına.
Fayansları sildim. Koku kalmasın diye sirkeyle.
Saatlerce dışarıya tuvaletini yapmasını bekledim. Yaptı.
Ödül verdim, başını sevdim. Çok mutlu oldu. Tuvaletini dışarı yapmak demek ki iyi bir şeydi!

Koltuğa olan düşkünlüğü hiç bitmedi.
Ben evde yokken onun salona girişini engelledim.
Ona da güzel bir yatak aldım, ben yokken orda dinlendi.
Bir daha da hiçbir mobilyamı yemedi.

Benim bir köpeğim var. Evet, onu alırken hiçbir şey bildiğim yoktu. Beni nelerin beklediğini hiç bilmiyordum. Ne gibi mucizelerin…

Beni her gördüğünde çılgınca sevindi.
Eve her girdiğimde.
Tuvaletten, banyodan her çıktığımda.
Sadece birkaç dakikalığına gitmiş bile olsam.
Beni her gördüğünde mutlu oldu ve bunu her seferinde hissettirdi.
Her seferinde.

Karnım ağrırken ayaklarıma yattı, ayaklarım ısınsın diye herhalde.
Kusarken tuvalette yanımda durdu, benim iyi olduğumu görene kadar yanımdan ayrılmadı.
Ateşlenip uyuduğumda, her uyandığımda onu başımda beklerken buldum.
Bir keresinde oyuncaklarının hepsini başucuma dizmiş bekliyordu.
Kötü haldeydim ya, oyuncakları beni mutlu edecekti.

Benim bir köpeğim var. Yavruyken aldım. Bir köpeğim olmasını çok istiyordum çünkü. Beni nelerin beklediğini hiç bilmiyordum. Bir köpeğim oldu, bir arkadaşım oldu, bir kızım oldu.

Köpek sahiplenip sonrasında terkedebilenleri hiç anlamadım. Bir sürü zorluk yaşadım ama onu terketmeyi hiç düşünmedim. Siz de düşünmemek için, sizi nelerin beklediğini köpek sahiplenmeden önce düşünün.

Köpekler Neden Kuyruk Sallar?


Genellikle köpeğin kuyruğunu sallaması durumunda dostluk gösterdiğini düşünülür. Bu doğru değildir. Aynı şekilde kedinin kuyruğunu salladığında kızgın olduğunu düşünenler yine aynı yanlışa düşmektedirler. Kuyruk sallayanların (hem kedi hem de köpek) içinde bulundukları tek ortak duygusal koşul bir çelişki durumunda olmalarıdır. Bu, hayvan iletişiminin ileri geri tüm hareketleri için geçerlidir.
Bir hayvan kendisini aynı zamanda iki ayrı yöne doğru çekilmiş hissettiğinde bir çelişki durumuyla karşı karşıyadır. Aynı anda hem ileri gitmek hem de geri çekilmek, hem sağa hem sola dönmek istemektedir. Bu isteklerden her biri diğerini ortadan kaldırdığından hayvan olduğu yerde, ama bir gerginlik durumunda kalır. Vücut ya da vücudun bir bölümü isteklerden birine itaat ederek bir yöne doğru hareket etmeye başlar, sonra durur ve tersi yönde hareket eder. 
Kuyruk sallamayı tek bir anlamı olan bir işaret olarak nitelendirmek olanaksızdır. Her zaman o anda gerçekleşmekte olan diğer hareketlerle birlikte, kendi bağlamında okunması gereken görsel bir işarettir. 
Kuyruk sallamanın niteliği de farklılık gösterir. Daha uysal hayvanlarda kuyruk sallama seyrek ve geniş biçimde olur. Saldırgan hayvanlarda sert ve kısa olur. Kuyruk sallayan ne kadar alt sıralarda bulunuyorsa, sallanan kuyruğu o kadar aşağıda tutar. Kendinden emin olan hayvan tam dik vaziyetteki kuyruğunu sallar.

Evcilinizle Tatile/Yolculuğa Çıkarken Unutulmaması Gerekenler....




21 Ekim 2015 Çarşamba

Hayvanlar için İLKYARDIM çantası

Hayvan sahibiyseniz olmazsa olmazınız bir ilkyardım çantasıdır. Peki her yere yanınızda taşımanız gereken bu çantada neler olmalı?




  • Pamuk / pamuk ped 
  • Spanç (gazlı bez)
  • Bandaj
  • Makas
  • Cımbız
  • Flaster
  • Antiseptik (batikon)
  • Göz damlası
  • Enjektör   
Son olarak da tüm ihtiyaçları koyabileceğiniz bir çanta.












23 Eylül 2015 Çarşamba

22 Eylül 2015 Salı

Kaju'nun Kravatı


Kaju güzel bir kız olsada kravat çok yakıştı.

Yapılışı için tıklayınız.

Köpek Kıyafeti için Kalıp Çıkarma




Köpeğinize kıyafet dikmek için kalıp çıkarabilirsiniz.



Köpeğinizin Ölçüsünü Nasıl Alırsınız?


1 _________ Tasma ölçüsü 


2 _________ Tasmanın 7,5cm aşağısından kuyruk kökü


3 _________ Kuyruk kökünden karın


4 _________ Karından ön kolun arkası 


5 _________ Omuz üst hizasından ön kolun arkasına kadar


6 _________ Boyundan göğüs altına 


7 _________ Ön kolun en geniş kısmı (ön tarafa doğru 2,5cm ekleyin)


8 _________ Ön kaolin dize kadar olan boyu 


9 _________ Ön kolun diz hizasından genişliği 

Evcil Hayvanınızla tatil!!

Özellikle köpek sahipleri tatile çıkmanın ne kadar sıkıntılı bir durum olduğunu çok iyi bilir. Benim de köpeğim Kaju'yu bırakacak yerim olmadığı için (aslında ayrılmak istemediğim için) yaz için yapabileceğim tatili araştırırken süper bir fırsat karşıma çıktı. Fethiye'de 'Summer Garden Villas' sitesinden Kaju'yla birlikte villa kirayabileceğimi öğrendim. Villalar havuzlu ve 4 kişilik ayrıca neredeyse sadece turist aldığı için çok sakin ve huzurlu. Bu sayede aklım Kaju'da kalmadan eğlenceli bir tatil geçirme imkanı buldum. Ayrıca booking.com'dan evcil hayvan kabul eden oteller filtresi ile daha başka tatil fikirlerini bulabilirsiniz.




Kadife Ceket



Kaju için diktiğim polar içli ceket

Yapımı için tıklayınız.